Bugün size blog dünyasının perde arkasında dönen, ama çoğu zaman açıkça konuşulmayan bir meseleden bahsedeceğim: satış ortaklığı (affiliate marketing).
Bugün size blog dünyasının perde arkasında dönen, ama çoğu zaman açıkça konuşulmayan bir meseleden bahsedeceğim: satış ortaklığı (affiliate marketing).
Hem etik, hem yasal, hem de bağımsız bir blogun sürdürülebilirliği açısından belki de en önemli gelir modeli bu.
Çünkü reklam panolarıyla doldurulmuş, sponsor baskısıyla sansürlenmiş bir içerik üretmek yerine, kendi okuruna güvenen bir blogun kendi gelirini yaratma biçimidir satış ortaklığı.
Bu yazı, hem okur için bir yasal bilgilendirme metni, hem de blogun nasıl ayakta kaldığını anlatan samimi bir iç döküş niteliğindedir.
Satış ortaklığı, en basit tanımıyla, bir ürün ya da hizmetin tanıtımını yaparak, bu tanıtım sonucunda gerçekleşen satışlardan komisyon kazanma sistemidir.
Bir tür gelir paylaşımı modelidir. Şirket ürünü üretir veya satar, blog yazarı (ya da içerik üreticisi) ise bu ürünü önerir, anlatır, değerlendirir.
Okur, blog yazarının paylaştığı özel bağlantı üzerinden ürünü satın aldığında, sistem otomatik olarak bu satışı tanımlar ve yazara komisyon öder.
Bu sistemin dünyadaki karşılığı Affiliate Marketing, Türkçesiyle satış ortaklığı ya da bağlı kuruluş pazarlamasıdır.
Kısacası:
“Senin tavsiyen satışa dönüşürse, sen kazanırsın.”
Satış ortaklığı sisteminin işleyişi teknik olarak çok nettir:
Kayıt Olma:
Bir satış ortaklığı platformuna üye olursun (örnek: Trendyol Partner, Hepsiburada Affiliate, Amazon Associate, Admitad, TRLink, FırsatGidiyo.com gibi).
Bağlantı Oluşturma:
Satmak istediğin ürünün bağlantısını sistem üzerinden oluşturursun. Bu bağlantının içinde sana özel bir “ID” bulunur.
Yönlendirme:
Okurlar yazında bu bağlantıya tıkladığında sistem onların tarayıcısına bir çerez (cookie) bırakır. Bu çerez genellikle 7 ila 30 gün arası geçerlidir.
Satış Gerçekleşirse:
Bu süre içinde okur ilgili ürünü satın alırsa, sistem o satışı sana ait olarak tanımlar.
Komisyon Kazanırsın:
Satış başına belirli bir yüzde kadar (genelde %2 ile %20 arasında) komisyon hesabına yansır.
Bir blog yazarı için satış ortaklığı, sadece ürün tanıtımı değildir. Bir içerik stratejisidir.
Sen kaliteli içerik üretirsin; bu içerikte bahsettiğin ürünler, kitaplar, hizmetler okura fayda sağlar.
Okur, senin deneyimine güvenerek o ürünü satın alır ve böylece blog hem güvenilirliğini korur hem de bağımsız gelir elde eder.
Örneklerle açıklayalım:
Kitap önerisi yazısı:
“Bu hafta okumanız gereken 5 kitap” yazarsın. Her kitabın altına, kitap satış sitesine giden kendi affiliate linkini eklersin.
Film ekipmanları tavsiyesi:
“YouTube kanalına başlarken ihtiyacın olacak 10 ekipman” yazarsın, mikrofon, tripod, ışık vs. ürünleri listelersin.
Finansal uygulama tanıtımı:
“Para biriktirmek için kullanabileceğin 3 uygulama” yazarsın. Uygulamaların referans linklerini paylaşırsın.
Bu sayede okur fayda sağlar, sen gelir elde edersin, marka ise satış yapar.
Yani herkes kazanır: win-win-win.
Bu yazının önemli kısmı burası, çünkü satış ortaklığı yasaldır ve Türkiye’de gelir beyanı gerektirir.
Yani bir blog sahibi olarak satış ortaklığı gelirlerinden kazanç elde ediyorsan:
Vergi mükellefi olmalı,
Faturalandırma süreçlerini (örneğin şahıs şirketi üzerinden) düzenli yapmalı,
Gelirini “reklam ve tanıtım kazancı” olarak beyan etmelisin.
Bazı platformlar zaten bu konularda kolaylık sağlar:
Trendyol Partner ödemeleri otomatik faturalandırır,
Admitad ve Impact gibi global sistemler vergisel uyum raporları sunar,
FırsatGidiyo.com gibi yerli sistemlerde ise kazançlar Türkiye mevzuatına göre kayıtlıdır.
Bu nedenle bloglarda affiliate linklerin altında sıklıkla şu ibareyi görürsün:
“Bu yazı satış ortaklığı bağlantıları içermektedir. Bu bağlantılar üzerinden yapılan alışverişlerden komisyon kazanabilirim.”
Bu cümle sadece etik değil, aynı zamanda yasal bir zorunluluktur.
Blog okuyucusuna karşı şeffaf olmanın bir göstergesidir.
Bir blog, reklam şirketlerine, sponsor markalara ya da siyasi yönlendirmelere bağlı olmadan özgür içerik üretmek istiyorsa, bir gelir modeline ihtiyaç duyar.
Çünkü sunucu ücretleri, alan adı yenilemeleri, görsel lisansları, güvenlik sertifikaları, yedekleme hizmetleri gibi masraflar vardır.
Bir blogu sadece “hobi” olarak başlatabilirsin ama sürdürülebilir kılmak için:
Ya reklam geliri,
Ya bağış/destek,
Ya da satış ortaklığı gelirine ihtiyacın vardır.
Reklamlar bazen içeriği boğar, sponsorluklar özgürlüğü sınırlar.
Ama satış ortaklığı senin içerik özgürlüğünü korur.
Çünkü kime reklam vereceğine, neyi önereceğine sen karar verirsin.
Yani bu sistem, aslında bağımsız blogların varlığını sürdürebilmesi için mecburiyet haline gelmiştir.
Affiliate sistemlerinde kazanç yalnızca satışla sınırlı değildir.
Birçok model vardır:
PPS (Pay Per Sale) – Satış başına kazanç.
En yaygın modeldir. Ürün satılırsa komisyon kazanırsın.
PPC (Pay Per Click) – Tıklama başına kazanç.
Bazı sistemler yalnızca bağlantıya tıklama üzerinden ödeme yapar.
PPL (Pay Per Lead) – Kayıt başına kazanç.
Örneğin bir finans uygulamasına yeni kullanıcı kazandırdığında ödeme alırsın.
CPM (Cost Per Mille) – 1000 gösterim başına kazanç.
Daha çok reklam temelli sistemlerde kullanılır.
Bloglarda genellikle ilk üç model (PPS, PPC, PPL) kullanılır.
Satış ortaklığı yapmak için tek tek firmalarla görüşmek zorunda değilsin.
Bugün Türkiye’de birçok sistem bu işi merkezi olarak sunuyor:
Trendyol Partner Programı
Hepsiburada Affiliate
Amazon Türkiye Affiliate Programı
n11 Partner Programı
Admitad Türkiye
FırsatGidiyo.com (benim sistemim — küçük ve orta ölçekli firmaları bir araya getirir, komisyonlar doğrudan markadan ödenir)
Bu platformlarda kayıt ücretsizdir.
Sisteme girip ürünleri seçer, kendi bağlantılarını oluşturur ve blog yazılarına eklersin.
Affiliate gelirleri blogun trafiğine, hedef kitlesine ve sektörüne göre değişir.
Örneğin:
Finans, teknoloji, sağlık gibi sektörlerde komisyon oranları yüksektir (%10-20).
Giyim ve kozmetikte hacim fazladır ama komisyon düşüktür (%2-5).
Ortalama bir blogun aylık 50.000 tekil ziyaretçisi varsa, affiliate linklerle ayda 5.000 – 15.000 TL arasında gelir elde etmesi mümkündür.
Elbette bu rakamlar sistemli içerik üretimi ve SEO çalışmasıyla katlanabilir.
Affiliate sistemi ancak görünürsen işe yarar.
Bu nedenle SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) bu işin bel kemiğidir.
Her blog yazısında anahtar kelimeleri dikkatle kullan.
Ürün açıklamalarında özgün metinler yaz.
Gereksiz link spam’inden kaçın.
Okur deneyimini her şeyin üstünde tut.
Affiliate sisteminde kalıcı kazanç, okur güveni + SEO başarısı ile mümkündür.
Satış ortaklığı sistemi, şeffaflıkla yürütülürse blogun itibarını artırır.
Ancak gizlenirse, okur güvenini yok eder.
Bu yüzden etik kurallar şunlardır:
Affiliate linklerin varlığını açıkça belirt.
Sadece gerçekten inandığın ürünleri paylaş.
Para kazanmak uğruna kalitesiz ürünü övme.
Okurun aklıyla değil, güveniyle konuş.
Benim de blogumda sıklıkla belirttiğim gibi:
“Bu platform bağımsızdır, varlığını okuyucu desteği ve satış ortaklığı gelirleriyle sürdürür.”
Bu açıklama hem şeffaflık hem güven duygusu yaratır.
Artık dünya, reklamlardan sıkılmış durumda.
Kullanıcılar banner görmek istemiyor, influencer’ların abartılı reklamlarını ciddiye almıyor.
Ama samimi bir yazarın önerisini dikkate alıyor.
Bu yüzden gelecekte bağımsız bloglar, satış ortaklığı gibi doğrudan okuyucuyla güven ilişkisine dayanan modellerle var olacak.
Affiliate marketing, bir nevi modern dönemin meczupluğu:
Bir köşede kimsenin duymadığı gerçekleri yazmak ama o yazılarla hem kendi geçimini sağlamak hem de okura fayda vermek.
Bugün bağımsız bir blog yürütmek, bir direniş biçimidir.
Satış ortaklığı ise bu direnişin finansal altyapısıdır.
Çünkü bağımsız olmak bedava değildir:
Sunucu kiraları, yazılım lisansları, veri güvenliği, telif hakları, saatler süren içerik üretimi…
Hepsi emek ister, emek ise karşılığını bulmalıdır.
Dolayısıyla bu yazı yalnızca bir tanıtım değil, aynı zamanda bir bildirimdir:
“Bu blog, satış ortaklığı gelirleriyle varlığını sürdürür; sponsorlu içeriklerle değil, okur güveniyle ayakta kalır.”
Satış ortaklığı, internetin en demokratik gelir modelidir.
Yazarsın, üretirsin, paylaşırsın, önerirsin — sistem seni ödüllendirir.
Ne kimseye yaranmak zorundasın ne de içeriğini satmak.
Blogun bağımsız kalması, okurun bilinçli kalması demektir.
Bu yüzden satış ortaklığı, sadece bir kazanç modeli değil; özgürlüğün finansal adıdır.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Diğer içeriklere de göz atın.
Bu blog bağımsız bir platformdur ve desteklerinizle ayakta duruyor.
Yorumlar