Advert
Advert

9 Ekim: Zamanın Perdeleri Aralanıyor — Bugün İzlenmesi Gereken İki Film

9 Ekim: Zamanın Perdeleri Aralanıyor — Bugün İzlenmesi Gereken İki Film

Yayınlanma Tarihi : Google News
9 Ekim: Zamanın Perdeleri Aralanıyor — Bugün İzlenmesi Gereken İki Film

9 Ekim: Zamanın Perdeleri Aralanıyor — Bugün İzlenmesi Gereken İki Film

Merhaba sevgili okur,
Bugün 9 Ekim. Takvimde sıradan bir gün gibi görünebilir ama her tarih gibi bunun da bir ruhu var.
Her “Tarihte Bugün” yazısında geçmişe bakıyoruz ama bu defa biraz farklı yapalım.
Bugün geçmişi sadece okuyarak değil, izleyerek de anlamaya çalışalım.

Çünkü bazı günler kitap sayfaları değil, film kareleri konuşur.
Bazı günler, tarih bize kelimelerle değil, görüntülerle seslenir.
İşte o günlerden biri bugün.

Bu yazıda seninle 9 Ekim tarihinde izlenmesi gereken iki film üzerine konuşacağız.
Ama bu bir klasik film önerisi yazısı değil; biraz tarih, biraz sinema, biraz da ruh meselesi.
Hazırsan, sinema perdesini aralayalım…


1. The Motorcycle Diaries (Motosiklet Günlüğü) – 2004

Bir Devrimcinin İnsan Olma Yolculuğu

Tarihlerden 9 Ekim 1967.
Latin Amerika dağlarında bir kurşun sıkılıyor ve bir efsane susuyor: Ernesto “Che” Guevara.
Bugün, yani 9 Ekim, Che Guevara’nın ölüm yıl dönümü.
O yüzden bu günü anlamak istiyorsan, ona sloganlardan değil, insanlığından bakmalısın.
İşte tam bu noktada karşımıza The Motorcycle Diaries” (Motosiklet Günlüğü) çıkıyor.

Bu film, devrimci Che’den önceki genç Ernesto Guevara’nın hikâyesini anlatıyor.
Henüz tıp öğrencisiyken arkadaşı Alberto Granado’yla birlikte Güney Amerika’yı baştan sona motosikletle dolaşan iki gencin öyküsü.
Ama bu sadece bir yol filmi değil; bir farkındalık yolculuğu.

Filmin Ruhu: Bir Yolun İnsanı Değiştirme Gücü

Filmin başında izlediğin kişi, genç, meraklı, biraz da toy bir adam.
Ama filmin sonunda gördüğün kişi, artık sistemin eşitsizliklerini görmüş, yoksulluğu, hastalığı, adaletsizliği kendi gözleriyle deneyimlemiş bir insan.
Yani aslında o motosiklet yolculuğu, Che’nin içsel devriminin fitilini ateşliyor.

O yüzden bu film, “bir devrimcinin nasıl devrimci olduğunun hikâyesi”dir.
Silahla değil, vicdanla başlayan bir hikâye.
Yolda gördüğü madenciler, cüzam hastaları, topraksız köylüler...
Hepsi Che’nin zihninde birer iz bırakıyor.

Ve ben her 9 Ekim’de bu filmi yeniden izlediğimde şunu düşünüyorum:
Belki hepimizin bir motosiklet yolculuğu olmalı.
Bir şeyleri değiştirmek için değil, önce kendimizi tanımak için.


Biraz Sinematografi Üzerine

Walter Salles’in yönetmenliğinde çekilen film, Latin Amerika’nın doğasına bir saygı duruşu gibi.
Geniş açılar, bozkırın sessizliği, dağların ihtişamı...
Ama en çok da o sessizlikteki farkındalık.

Müziklerine gelince — Gustavo Santaolalla’nın gitar tınıları o kadar derin ki, Che’nin iç sesi sanki arka planda seninle konuşuyor.
Her nota, “insan olmak” üzerine bir düşünce gibi.


9 Ekim İçin Neden Bu Film?

Çünkü Che Guevara’nın ölüm yıl dönümü sadece bir devrimcinin ölümü değil, bir fikir mirasının dönüm noktası.
Ve “The Motorcycle Diaries” o mirası övgüyle değil, anlayışla anlatıyor.

Bugün, dünya hâlâ adaletsizlikle, eşitsizlikle, savaşla doluysa;
bu film bize şunu hatırlatıyor: “Devrim” bazen dışarıda değil, içimizde başlar.

O yüzden 9 Ekim’de yapılacak en iyi şeylerden biri, bu filmi açmak,
ardına yaslanmak ve şu soruyu sormak:
“Benim yolculuğum hangi adaletsizliği görmezden geliyor?”


2. Güneşe Yolculuk (1999)

Bir Ülkenin Vicdanına Dokunan Film

İkinci filmimiz ise bambaşka bir yolculuk.
Bu kez Latin Amerika değil, Türkiye topraklarındayız.
Yıl 1999. Yönetmen koltuğunda Yeşim Ustaoğlu.
Film: Güneşe Yolculuk.

Bu film, 9 Ekim gibi bir günde, adalet, kimlik ve insanlık üzerine düşünmek isteyen herkes için bir başyapıt.
Bir Türk ve bir Kürt gencin hikâyesi üzerinden, ülkenin vicdanına tutulan bir aynadır.


Kısaca Konu

Mehmet (Mehmet Aslantuğ) batıdan gelmiştir, Berzan (Nazmi Kırık) doğudan.
İkisi de aynı şehirde yaşar ama farklı kimliklerle, farklı yüklerle.
Bir gün Mehmet, sadece doğulu sanıldığı için gözaltına alınır.
O gün hayatı değişir.
Ve Berzan’ın ölümüyle başlayan o yolculuk, Mehmet’i doğuya, bir cenazeyi toprağa vermeye, yani hakikate doğru sürükler.


Güneşe Yolculuk: Bir Metaforun Derinliği

Film boyunca “güneşe” doğru yapılan bu yolculuk, aslında hakikate ve insanlığa yapılan bir yolculuktur.
Bir cenazeyi taşıyor gibi görünür Mehmet ama aslında vicdanını taşır.
Karanlıktan aydınlığa, korkudan cesarete, suskunluktan farkındalığa...

Bu film, her şeyden önce biz kimiz? sorusunu sorar.
Ve cevapları kolay değildir.

Yeşim Ustaoğlu’nun sineması, slogan atmaz; sadece gösterir.
Gösterirken rahatsız eder.
Ama o rahatsızlık, seni büyütür.


Sinematografi: Türkiye’nin Gerçeği

Filmin görselliği, tıpkı Che’nin Güney Amerika’sı gibi gerçek ve çiğdir.
Ne bir süs, ne bir estetik kaçışı...
Kamera, ülkenin çıplak yüzünü gösterir: Yoksulluk, ötekileştirme, umut.

Ve film boyunca bir tren sesi duyarsın ara sıra.
O tren, bu toprakların değişmeyen kaderidir:
Birileri hep biner, birileri hep iner.
Ama raylar hep aynı yere çıkar.


9 Ekim’de Neden Bu Film?

Çünkü 9 Ekim, tarihte sadece kahramanların değil, halkların da yazdığı bir gündür.
Che’nin dağlarda verdiği mücadeleyle, Berzan’ın köyüne gömülme mücadelesi aynı ruhun farklı dilleridir.

Bugün 9 Ekim 2025.
Dünya hâlâ eşitsiz.
Birileri hâlâ kimliğinden, renginden, inancından dolayı dışlanıyor.
Ve sinema, bu gerçeği yüzümüze vurmak için var.

O yüzden bu film, bir tarih dersi değil, bir vicdan sınavı.


Tarihle Sinema Arasında Bir Köprü

Bu iki film — The Motorcycle Diaries ve Güneşe Yolculuk — birbirinden uzak iki coğrafyada geçiyor ama aynı kalpten konuşuyorlar.
Birinde Latin Amerika’nın tozlu yolları, diğerinde Türkiye’nin tren istasyonları.
Ama özünde aynı soru:
“İnsan ne zaman gerçekten insan olur?”

Che’nin cevabı belliydi: Adaletsizlik karşısında susmadığında.
Mehmet’in cevabı da benzerdi: Başkasının acısını kendi acın bildiğinde.

İşte bu yüzden 9 Ekim sadece bir tarih değil, insanlıkla yüzleşme günü.


Biraz da Sinema ve Yaşam Üzerine

Bugün film izlemek, sadece eğlenmek değildir.
Bazen bir film, bir kitap, bir şarkı kadar dönüştürücü olur.
O yüzden ben her 9 Ekim’de bu iki filmi izleyip, bir tür içsel muhasebe yaparım.
Ne kadar adiliz?
Ne kadar vicdanlıyız?
Ne kadar insanız?

Ve her seferinde aynı cevabı bulurum:
İyilik, devrimcilik, vicdan... bunlar doğuştan değil, seçimle gelir.
İzlediğimiz filmler de, verdiğimiz hayat kararları da bu seçimlerin aynasıdır.


Son Söz: 9 Ekim’in Perdesi Kapanırken

Sevgili okur,
Bu iki film sadece izlenmez; hissedilir.
Birinin sonunda iç çekersin, diğerinin sonunda gözlerin dolar.
Ama her ikisi de kalbinde bir şey bırakır.

Bugün 9 Ekim, takvimde bir yaprak ama ruhumuzda bir ayna.
Bu aynaya bak, kendini gör.
Sonra ışıkları kapat, perdeyi aç, çayını demle.
Ve şu iki filmi sırayla izle:

The Motorcycle Diaries (Motosiklet Günlüğü)
Güneşe Yolculuk

Göreceksin, tarih sadece kitapta değil, kadrajda da konuşuyor.
Ve bazen bir film, bin kelimeden daha fazla şey söylüyor.

begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim

Yorum Gönder

Yorumlar